Popüler Yayınlar

22 Haziran 2011 Çarşamba

Böyle gazetecilik olmaz..!


Genel seçimler yapıldı.

Seçim sonrası ilk eleştiriyi kendimize, biz gazetecilere yapmak istiyorum.

Geçmişte olduğu gibi bu seçim döneminde yaşadıklarımızı, içine düştüğümüz veya düşürüldüğümüz durumu, umarsamazlıkları sizlerle paylaşmak istiyorum.


***


Mersin’de 16 tane günlük 5 tane de haftalık düzenli yayın yapan yerel gazete var.

Zorlasanız fazlası çıkmaz.

Bu rakamların toplamının yaklaşık 3 katı da günlük, haftalık ve aylık olduğunu söyleyen ama gerçekte düzgün çıkmayan yayın organları var.

Sözde 4 gazeteci cemiyetimiz var ama çoğu pek bir işe yaramaz..!

Yine fazlasıyla yerel televizyonlarımız ve radyolarımız var.

Aynı sonun kendilerini de beklemekte olduğunun altını çizerek şimdilik onları bu yazının konusu dışında tutuyorum.


***


Uzun süredir kentimize yapılmakta olan gazeteciliğe baktığım zaman, “Böyle gazetecilik olmaz..!” deyip tepki göstermekten kendimi alamıyorum.

Bu durumu sık sık yazılarımda, değişik ortamda karşılaştığım meslekdaşlarıma anlatıyorum ama, hiç bir işe yaramadığını da üzülerek görüyorum.


***


Tüm gazeteciler olanlardan, gelişmelerden rahatsız!

Hepimiz de bu duruma gelmiş olmamızın sorumlusuyuz!

Ancak bunları bilerek hiç birşey yapılmaması ise işin en kötü bir tarafı..!


***


Bu duruma sadece tepki göstermek yeterli değil!

Mutlaka birşeyler yapılmalı.

Bunun için “Mersin’de yerel basın bu hale nasıl düştü?” sorusuna cevap verip bir kez daha hatırlatma yapmak gerekir.


***


Öncelikle şunu belirtmek gerekir;

Mersin’de gazeteciliğin ne demek olduğu unutulmuş..!

Görev unutulursa bu mesleğe ilgi, sevgi ve saygı kalır mı?

Destek verilir mi?

Verilmez tabi ki...


***


Kentimize bakıyoruz.

Çok sayıda “Tarafsız yazar, tarafsız gazeteci, tarafsız gazete” yerine, küçük çıkarlar doğrultusunda hareket eden “Taraflı yazar, taraflı gazeteci, taraflı gazete” var.

Artık kimse tarafsız sadece gerçekleri yazan gazeteci olmak istemiyor..!


***


Oysa gazetecilik, siyaset başta olmak üzere yaşanan olaylara, kişilere ve kurumlara mesafeli durmak demektir.

Peki bunu uygulayan kaç gazeteci ve köşe yazarı kaldı..?


***


Çoğumuz kendimizi en yüksek yere koyup(!) siyasetten ekonomiye, gündelik hayattan, akla gelen her konudan ahkam kesen yazılar yazıyor, başlıklar atıyoruz.

Bir işin veya bir kişinin tarafı olmaktan çekinmiyoruz.

Yeri geliyor kendi tarafımızda olmayanları aşağılıyor, hor görüyoruz...

Aslında yapılması gereken bilgiyle hareket etmek.

Haber kaynağıyla veya beğendiği görüşle arasına mesafe koymak.


***


Bu seçim sürecinde yepyeni bir aşamaya daha geldik.

Artık siyasiler gazetelerle arasına bir mesafe koydu!

Gazeteciler taraf olduğunu açıkça ortaya koydu.

Kimi aday oldu.

Kimi kime oy vereceğini açıkladı.

Bunu yaparken de kendilerine göre nedenler ortaya koydular...

Ama koyamadıkları mesafe nedeniyle, kendilerine konan mesafeyi kaldıramadılar..!


***


Bu gelişmelere ve yaygın gazetelerde de yaşananlara baktığınızda, belki o kadar büyük bir sakınca görmüyor olabilirsiniz!

Ancak, bir vatandaş olarak olaya baktığınızda gazetecilik adına üzülmek gerekir.

Çünkü, gazetecilik ilkeleri bu yapılanların tam tersini gerektiyor.


***


Siz haber kaynağınızla, kişi veya kurumlarla aradaki her türlü mesafeyi kaldırırsanız gazetecilik değil sözcülük yapmış olursunuz.


***


Özellikle, “köşe yazarı taraf olmaz” diye bir şey de yok ama bunun seviyesi de çok önemli.

Okuyucunun o yazara ve sağduyusuna güvenmesi çok önemli.

Okuyucu o yazarı taraftar yazar olarak gördükten sonra, okuyucuları da sadece o tarafın okuyucusu olurlar.

Yani, “tereciye tere satar” hale gelirsiniz.


***


Okuyucu taraf, gazeteci taraf, gazete taraf olursa yapılan iş gazetecilik olmaz. Ondan ya da bundan yana ama taraf olur...

Sonuç olarak o gazeteler de, o yazarlar da, seslerini hiçbir zaman ‘öteki’ne duyuramaz.

İşin daha kötüsü diğer siyasi veya karşı görüşü ‘öteki’ olarak gören gazete ve yazarlar olur.


***


Artık olayların iki yüzünü aynı anda pek az gazetede okuyabiliyoruz!

Bu durum da mesleğimizin ne hale geldiğini bize bir kez daha gösterdi.

Gazeteciliğin taraf olması, kutuplaşma tuzağına düşmesi veye sözcülük yapması, kent demokrasinin hayrına bir gelişme değildir.


***


Evet, kesinlikle gazetecilik bu değil..!

Gazetecilik, gerçeği arama mesleğidir.

Gerçeği her açıdan bulup birlikte yansıtmaya mesleğidir.

Okuyucu hükümet işlerini, belediyeyi, kurum ve kuruluş çalışmalarını bilmek, bunlarla ilgili pek çok konuda tarafsız bilgilendirilmek ister.

Bu nedenle de demokrasinin gerçekleşmesine katkıda bulunma mesleğidir gazetecilik.


***


Ekonomik kaygılar bir tarafta dursun...

Bu kentte ve ülkemizde gazetecilik mesleğinin ve gazetelerin bitmesi, demokrasiye hizmet etmez, hepimizi farklı yerlere götürür.
Selahaddin Akkuş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder